Umut Yazıları

Emperyalizmin adayları, Ukraynalaşma alarmı – Alaz Ateş

Önce Hasan Cemal, ardından Cengiz Çandar YSP’den aday adaylıklarını açıkladılar. Geçmiş siyasal nitelikleri itibariyle demokratik sol ortamdan güçlü tepki aldılar. Ancak sorun bu tepkilerde ağırlıkla ele alındığı gibi kimi siyasal fosillerin siyasal ihtiraslarınca yeniden meydana çıkışları mıydı?

Elbette değil!.

xxx

Aynı eküriden Mehmet Altan aynı gün içinde 2002 AKP’si ve Erdoğan’ın o dönemin  “dünya rüzgârıyla yıkanan Türkiye ferahı”nı yaratan siyasal aktörler olduğunu, ama şimdi bütün bunları “şaşırtıcı bir inkâr” içinde olduklarını açıklamakla meşguldü.

Altan, her ne kadar o günleri büyük bir özlemle yad ediyorsa da, 2002 dünyasında emperyalizmin BOP fırtınası esiyordu. Milyonlarca cana, milyarlarca yıkıntıya, milyonlarca göçe mal oldu.

AKP ve RTE, Türkiye’yi bu fırtınanın amiral gemisi yapmak üzere emperyalizm tarafından projelendirilmişlerdi. Hasan Cemal, Cengiz Çandar ve Altan kardeşler bu projenin özellikle liberal sol ve sol liberal çevrelerde düşünsel hegemonyasının kurulması ve pratik politik müfettişliği için görevli görünüyorlardı, çünkü böyle bir projeye esas muhalefetin geleceği yer doğrudan emekçi ve özgürlükçü toplum kesimleri olacaktı. Olamadı. Emperyalizmin ideolojik egemenliğindeki solun en ileri kesimleri “yetmez ama evet”çi ihanet düzeylerini aşma becerisi gösteremedi.

Sadece genel sol yelpazedeki kayışları ile değil liberal siyaset içindeki kaypaklıklarıyla da ünlü bu üç siyasal figür,  emperyalizmin organik aydınlarıydılar.  Ülkenin anglo Siyonist politikalara bağlılığında ve AKP egemenliğinin kurumlaşmasında “başarılı” denebilecek bir “misyon” yerine getirdiler.

Xxx

BOP’un ana hedefi emperyalist yayılmacılığı, emperyalist politika duayeni Brzezinsky’nin “Satranç Tahtası” kitabında aktardığı üzere yer altı ve üstü dünya kaynaklarının ve dünya nüfusunun üçte ikisine sahip Hazar ötesi alanlar üzerinde anglo siyonist emperyalizmin egemenliğini kurmaktı.

Bunun için İran engelinin ortadan kaldırılması gerekiyordu. Bölge tarihinde bunun örneği Çaldıran savaşında, Şii Safevi’liğe karşı Osmanlı sultanı Yavuz ile işbirlikçi Kürt İdrisi Bitlisi’nin ittifakıyla görülmüştü. Yeni tarih gene sünni Türk ve işbirlikçi Kürt ittifakında örülecekti.

AKP bu projenin partisiydi. RTE daha vekil olmadan Oval salonda yetkilendiriliyordu. Önüne engel olabilecek sömürgeci kemalist geleneksel devlet yapısı Ergenekon, Balyoz vb ile etkisizleştirildi. Post modern “demokratik ulus” paradigmasıyla bağımsızlıkçı başlangıç programından uzaklaştırılan Kürt özgürlükçülüğü her yeni Haziran kararlarında Devrimci Halk Savaşı’na niyetlense de önü Kürt liberallerin “çözüm ve barış” manevralarıyla kesildi.

Hasan Cemal, Çandar ve Altan’lar bu süreçte hem AKP’ciydiler, hem de devletçi Kürt siyasetini onunla bütünleştirmekle meşguldüler.

Gene de sorun en beklenmeyen yerden çıktı. Proje parti AKP, bölge topraklarının 7 bin yıllık haramisi tefeci bezirgânlığın güncel uzantısıydı. 100 yıllık cumhuriyet kapitalizminin asıl zenginlik kaynağı olan metropollerine ancak Doğu Bank ile sızabilmişti. Siyaseten de ancak Özal’la statü kazanmaya başlamıştı ki BOP’la iktidar oldu.

AKP tüccarlığının, hele ki devlet egemenliğinde, bölgesel hinterlandı müslüman Ortadoğu idi. Şimdi, onun Konya-Kayseri merkeziyle Bağdat hattı arasına Amerikan hatırına bir de özerk Kürt coğrafyası eklemesi kabul edilemezdi. Roboski’yle TC sömürgeciliği yeniden canlandırıldı. Çözüm masasına atılan tekmeyle statü kazandırıldı.

Çaldİran ittifakı tutmadı; anglo siyonist BOP projesi battı. Arkası 15 Temmuz geldi. Altan’lar içeri, Cemal ve Çandar dışarı atıldılar.

Xxx

Doğu’ya açılma programını başaramayan uluslararası emperyalizmin üçüncü bunalımı iyice derinleşti. 2008 krizinin sonrasında 2020’nin alarmları çalmaya başlayınca bütün dünyanın yeni bir evren savaşına girmesi kaçınılmaz oldu.

Biyolojik savaş evresi yeterli olmayınca kaçınılmaz sıcak savaş evresine geçildi. O da yetmedi. Ukrayna’daki savaş Nato emperyalizminin yenilgisine kilitlenince yeni cephelerle, kapsamını Brzezinsky’de bulan Doğu’ya açılım yeniden gündeme geldi.

Xxx

Uluslararası emperyalizmin Doğu’ya açılım ekseninin Donbass’tan Basra’ya uzanan bir hat boyunca belirdiğini, Türkiye’nin bu hattın jeostratejik olarak tam göbeğinde bulunduğunu biliyoruz. Uluslararası emperyalizmin BOP projesini yenileyebilmesi için Çaldİran ittifakını yeniden yapılandırması, bunun için de Türkiye’nin seçim dönemecini böyle bir gelecek için şekillendirmesi gerekiyor.

Emperyalizm, AKP kazanırsa, onu vazgeçemeyeceği bir şekilde BOP2.0’a mahkûm ederek; CHP kazanırsa, Kılıçdaroğlu’nun geçtiğimiz günlerde Suriye sınırındaki “Türkiye’yi bölgenin en güçlü lider ülkesi haline getirme” söylemini General A. Ateş’in aynı yerdeki 1998 nidasına yükseltmek için sonuna kadar destek vererek Türkiye’yi doğuya doğru bir koçbaşı şeklinde Rusya’dan İran’a, Suriye’ye kadar bir karşı karargâh haline getirmek isteğindedir.

Bu gelişme “gölge CIA” olarak bilinen Stratfor’un 2015 yılında yayınladığı 10 yıllık dönem tahminine uygun bir mevzilenme ve zamanlamayı da bize gösteriyor.

Xxx

Anglo Siyonist emperyalizm, TC+Kürt bileşenli Çaldİran2.0 ittifakını pratikleştirmek için bölgede çok yoğun bir şekilde çalışıyor.

Önce, YPG gerillalarını Elysee’de ağırlamasıyla öne çıkan Macron Fransa’sını ikinci Paris cinayetleriyle değersizleştirip, düzenlediği Ortadoğu konferansında maymuna çevirdi. Ardından Davos konferansına Masrur Barzani’yi, Münih Güvenlik Konferansı’na Neçirvan Barzani’yi davet ederek yeni Kürt dosyasını kimin üzerine açacaklarını ilan ettiler. Derken Amerikan Savunma Bakanı Austin, birkaç gün sonra Alman Dış Bakanı Baerbock Erbil’i ziyaret ettiler. Bu arada düzenlenen 2. Erbil Forumu’nda James Jefrey, temsilcisi olduğu Obama’yı TC – Kürdistan ittifakını kurmayı başaramadığı için eleştirdi.

Aynı süreçte siyonist İsrael, İran’a yönelik bir saldırıya emperyalist dünya halklarında meşru gerekçe üretmek üzere Suriye, Lübnan ve İran’da sürekli provokatif saldırılar düzenliyor, katliamlar yapıyor.

Xxx

Elbette ve özellikle Türkiye siyasal alanında da, BOP2.0’a yataklık yapacak şekilde Çaldİran2.0’ın ön hazırlıkları yapılıyor.

Önce genel planda, İran’da KDP işbirlikçiliği ve Beluci gericilik istim üstünde tutulurken Türkiye’de kadın özgürlükçülüğü temelinde kemalizm esintili küçükburjuva modernist ve oryantalist alerjiler kaşınıyor. Şimdilerde aynı süreç genç kadın zehirlenmeleri üzerinden sürdürülmeye çalışılıyor.

Daha özel bir alanda ise, seçim sonrasındaki siyasal çatıya, süreci uluslararası emperyalizmin ihtiyaçları üzerinden okuyan ve ona göre davranan siyasal figürlerle tahkimat yapılmaya çalışılıyor. Düzen solunun EÖİ içindeki ve dışında kalan kesimleri bir tarafa, bu yığınak esas olarak Kürt demokratik siyaseti üzerine yapılıyor.

Bölgeye 2003’teki emperyalist saldırının Türkiyeli organizatörleri olan Hasan Cemal, Cengiz Çandar ve Altan kardeşlerin etkisizleştikleri uzun bir dönem sonrasında siyasal piyasada yeniden değişik düzeylerde yer almaları bölgeye yönelik özel emperyalist politikanın özel bir yığınağı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Xxx

Kimi ilkel milliyetçi Kürt siyasal analistlerin, kulaklarına üflenen kimi manipülasyonlarla bu adaylık sızmalarını artık deşifre olmuş “geçmiş” kimlikleri üzerinden değil, “önümüzdeki tarihi süreçlerde üstlenecekleri önemli misyon”ları üzerinden geçerli kılma çabaları, Kürt özgürlükçülüğünü emperyalizmin bölge politikalarına eklemlemek için oldukça istekli bir kesimin varlığı konusunda bizi uyarıcı olmalıdır.

Çok açık ki, J. Jefrey’in sözleriyle Rojava meselesini “Rusya’yı batağa çekmek”ten öte görmeyen emperyalist bakışın, önümüzdeki yeni dönemdeki işinin tüm Kürdistan’ı İran için bataklık haline getirmek olduğu kolayca görülebilir bir durumdur.

Bu durumda İran’a karşı açılacak anglo siyonist savaş cephesinde bütün Kürdistan coğrafyası bir Ukrayna haline gelecektir. Kürdistan, tıpkı Ukrayna gibi, İran ve dolaylı olarak Rusya’ya karşı süresiz bir “yıpratma savaşı”nın alanı olacaktır.

Bu savaşın esas olarak başta Kürt halkı olmak üzere bütün bölge halkları için bir kıyam makinesi olarak işleyeceğini görmek için keskin bir bakışa gerek yoktur.

xxx

Geçtiğimiz günlerde mecliste yapılan Nato oylaması liberal Kürt demokrasisinin böyle bir sürece siyasal yatkınlığı ölçebilmek için bize kolaylık sağlamalıdır.

Kürt liberalleri ve emperyalist sızmaların, Kürt halkının özgürlük taleplerini böyle bir kıyam makinesinin içine çekmeleri engellenmelidir.

Bugün Kürt devrim önderliğini “varlık yokluk” makasına alan  Nato saldırısının önümüzdeki süreçte TC-KDP işbirliğinde daha da şiddetli bir boyutta gerçekleşeceğine dair siyasal uyanıklık şarttır.

Keza, demokratik alanda emperyalizmin sızmalarına ve liberal politikaların emperyalizmin çengeline takılma ihtimaline karşı duyarlı olunmalıdır.

xxx

Türkiye devrimci hareketi, seçim politikalarında da yeterince gösteremediği “iki ülke iki devrim” esaslı birleşik devrim kavrayışını pratik politik düzlemde “tek yol birleşik devrim” perspektifine doğru bir şekilde indirgeyebilmelidir.

Dönemin benzer koşullarının tahlilinden yola çıkan Komutan Yılmazkaya’nın devrimci komünist insiyatifi bugün devrimin birleşik güçlerine yol gösteriyor.

Kürdistan Ukrayna olmamalıdır.

Paylaşın