Gündem, Slider, Umut Yazıları

Kızıldere sana daha yakınız – Umut Keçer

Türkiye Devrimci Hareketi açısından Kızıldere Direnişi önemli yüz akıdır. Mahir Çayan ve yoldaşları Türkiye devriminin geleceği için ömürlerini feda etmişler ve bu temelde gelecek kuşaklara önemli bir mücadele geleneği bırakmışlardır.
Bugün 51. yıl dönümündeyiz. Geride bıraktığımız yarım asra rağmen Kızıldere Direnişi’nin devrimci mirası bizlere yol göstermeye devam ediyor.


Mahir Çayan ve yoldaşlarının yaktığı devrimci direniş ateşi bir işaret fişeği olarak kuşaklar boyunca Türkiyeli ve Kürdistanlı devrimcilere örnek olmuştur. Onların isimleri sloganlarla hatırlatılmış, yaşamın her alanında devrimciler tarafından sahiplenilmiştir.
Bugün 51 yıllık bir tarihsel süreci düşündüğümüzde Türkiye Devrimci Hareketi olarak Kızıldere Direnişçileri’nin hatıralarına yeterince sahip çıkıp, onlara layık olup olamadığımızın muhasebesini yapmak önemli bir yerde durmaktadır.


Mahir Çayan ve yoldaşları Türkiye Devrimci Hareketi içerisinde kendi sağından medet uman anlayıştan önemli bir kopuşu içermektedir. Kendi öz-gücüne dayanarak devrimcilik yapma ve bu yönüyle düzen siyasetiyle köklü bir hesaplaşmayı içermektedir.
Mahir Çayan ve yoldaşları ideallerine bağlılıklarını canlarını hiçe sayarak devrim ve sosyalizm mücadelesine feda ederek göstermişlerdir. Bu yönüyle sınıflar mücadelesi açısından ezilen sınıfların temsilcileri olarak bizlerin yüz akını oluşturmaktadırlar. Bizlere, ilham alacağımız ve sahip çıkmaktan gurur duyacağımız bir miras bırakmışlardır.


Devrimci siyaset açısından da Kasım Atılımı sonrasında Kızıldere’nin devrimci direniş çizgisine daha da yakınlaştığımızı net bir şekilde ifade etmek daha doğru olacaktır. Kızıldere direnişi devrimci mücadeleye kendini tereddütsüz adama, devrimci idealler için yaşamını feda etme ve bu uğurda savaşmak demektir. Bugün mücadele eden, bedel ödeyen ve birleşik devrim için savaşan devrimci siyaset olarak Mahir Çayan ve yoldaşlarının mücadelesine bağlılığımızı daha güçlü bir şekilde ifade ediyoruz.
2014 Kasım Atılımı sonrasında “aynası iştir kişinin, söze bakılmaz” misali büyük bedeller ödenerek önemli bir mücadele birikimi yaratılmıştır. Devrim ve sosyalizm mücadelesinde ölümsüzleşen devrimcilere yeni isimler eklenmiştir. Necdet’in, Aynur’un, Bayram Ali’nin, Mehmet Kurnaz’ın ve Rasih’in isimleri onların mücadele tarihine sahip çıkan ve bugünün güncelliğinde o mücadele mirasını sahiplenen yoldaşlarca yeniden hatırlanmış ve hayat bulmuş oldu.


Elli bir yıllık mücadele tarihinde önemli gelişmeler oldu. 12 Eylül Askeri Darbesi, Sovyetlerin dağılması ve devrimci örgütlerin bünyesinde yaşanan liberalleşme eğilimleri; Kasım Atılımı sonrasında devrimci siyaset olarak, bütün bu süreçlerin toplamında Kızıldere devrimciliğinin ideallerine daha yakın bir pozisyondayız. Bunu gönül rahatlığıyla ifade edebilmek bizler açısından önemli bir moral değer yaratmaktadır.
Elbette tek başına mücadele geçmişine bakmak yeterli değildir. Bugün somutta sınıf mücadelesi açısından ne yaptığında önemli bir yerde durmaktadır. Türkiye ve Kürdistan birleşik devrimini zafere taşımak Kızıldere’de ölümsüzleşen devrimcilerin mirasına en güçlü şekilde sahip çıkmak anlamına gelmektedir.


AKP-MHP faşizmini yenilgiye uğratmak ve onu yenilgiye uğratırken burjuva siyasetin başka bir eğilimine yedeklenmemek temel yaklaşımımızdır. Bu yönüyle kendi sağından medet uman bir anlayışla köklü bir kopuş içerisindeyiz.


Kızıldere devrimciliği aynı zamanda silahlı bir devrimcilik idealleri için savaşmayı içermektedir. Bugün bulunduğumuz bütün alanlarda bu amaçla canla başla çalışmaktayız. Dağlarda, şehirlerde, Rojava Devrimi topraklarında, zindanlarda ve işçi sınıfı saflarında mücadelemiz devam etmektedir.
Bu mücadelemizde Kızıldere Direnişçileri’nin yüz akımız olan mücadele geleneği bizlere ilham vermeye ve yol göstermeye devam etmektedir. Gönül rahatlığıyla diyebiliyoruz ki Kızıldere sana bizde geliriz, artık sana daha yakınız.

Paylaşın