Son zamanlarda Ukrayna savaşının yarattığı küresel etkiler üzerine konuşulurken en fazla gündeme gelen konulardan biri, bu savaşla birlikte NATO ittifakınıneskisinden daha sağlam biçimde bütünleşmesidir. Bütünleşme şeklinde ifade edilense, esas olarak Avrupa üzerindeki ABD boyunduruğunun sıkılaşmasıdır. Avrupa’nın silah ve enerji alanlarında ABD’ye daha bağımlı hale gelmesidir. Bu durum Rusya’yla Avrupa arasında özellikle enerji ticaretinin tasfiye edilmesiyle yeni bir düzey kazandı. Bu gerçekliğin saptanması, yaşanmakta olan bir başka önemli süreci gölgelememeli çünkü tarihsel bir perspektiften bakıldığında sözünü ettiğimiz olgu NATO bütünleşmesinden çok daha önemli sonuçlar doğurma potansiyeline sahiptir.
Çin devlet başkanı ŞiCinping’in Moskova ziyaretinin sonundakendisini uçağa götürecek araca doğru ilerlerken Rusya devlet başkanı Putin’e söylediği sözler sosyal medyada geniş ölçüde paylaşıldı. Cinping Putin’e, “100 yıldır olmayan bir değişim geliyor ve değişimi birlikte yönlendirmeliyiz.” diyor. Putin: “Katılıyorum.” şeklinde yanıt veriyor.
Cinping’inbu sözleri Moskova ziyaretinin anlamıyla birlikte ele alınmalı. Cinping’in bu sözlerini iki farklı düzeyden değerlendirmek gerekiyor. İlki kelimenin gerçek manasında yüz yıllık bir değişimdir ve bu değişim esas olarak dünyanın ekonomik ağırlık merkezinin doğuya doğru kaymasının yarattığı sonuçlardır. Dünyanın ekonomik ağırlık merkezinin Doğu’ya doğru kayması hakkında bazı verilere bakmak için Financial Times yazarı GideonRachman’ın “Easternisation” başlıklı kitabına başvurabiliriz.
Rachman kitabında, “Ben” diyordu “dünyanın en güçlü ekonomilerinin bir gruplaşması olan ve 1975’te kurulan G7 dünyasında büyüdüm”. Rachman büyüdüğü ortamda dünyanın altı büyük ekonomisinin Kuzey Amerika ve Avrupa’da yer aldığını, buna tek istisnanın Japonya olduğunu belirtiyordu. 2014 yılına gelindiğindeyse, IMF’nin hesaplamalarına göre dünyanın en büyük dört ekonomisinin üçünün Asya’da bulunduğunu; satın alma gücü dikkate alındığında dünyanın en büyük ekonomisinin Çin olduğunu ve onu sırasıyla Amerika, Hindistan ve Japonya’nın izlediği bilgilerini paylaşan Rachman, bunun “büyük bir kayma” olduğunu vurgulamıştı. Cinping’in işaret ettiği yüz yıllık değişimin ekonomik dinamiği bu “büyük kayma” ile kendini ortaya koymuştu.
Cinping’in Moskova ziyareti ise bir başka önemli jeo-politik kaymanın güçlü bir ifadesi oldu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla oluşan dünya güç dengesine dayalı sistemin miadını doldurduğu ve yeni güç dağılımına bağlı bir dünya sisteminin şekillenmesinin zorunluluğu son yıllarda artma eğiliminde olan çatışmalarla kendini ortaya koyuyordu. Cinping’in yaptığı açıklamalarda, yeniden başkan seçilmesinin ardından ilk yurtdışı ziyaretini Rusya’ya yapmak istediğini söylemesi, Zelenskiy’i ziyaret etmek için sıraya giren Batılı liderlere açık bir mesaj olarak algılandı. Cinping’in ziyaretinin Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Putin hakkında tutuklama kararı çıkarmasının hemen ardından gelmesiyse, Çin’in Rusya’ya ciddi bir açık desteği olarak kabul edildi.
Cinping’in Moskova ziyaretinden bir süre önce İran ve Belarus devlet başkanlarını ağırlaması ve bu ülkelerle işbirliğini geliştirme yönündeki hamleleri, yeni bir eksenin oluşmakta olduğunun belirgin görüntüleriydi. Cinping’in Moskova ziyaretinden kısa bir süre önce İran ve Suudi Arabistan’ın ilişkilerini düzeltme ve geliştirme yönünde bir anlaşmaya Pekin’de imza atması, Çin’in kapsayıcı ve güçlü bir küresel aktör olarak dünya sahnesinde daha fazla yer almaya başlamasınınönemli bir göstergesi olmuştu.Suudi Arabistan ve İran Dışişleri bakanlarının dün bir telefon görüşmesi yaptığı ve diplomatik temsilciliklerinin karşılıklı olarak yeniden açılması için en kısa sürede bir araya gelmek istedikleri Suudi Arabistan devlet ajansı tarafından duyuruldu.Suudi Arabistan ve İran arasındaki bu anlaşma hiç kuşku yok ki tüm Ortadoğu’da ve dünyada önemli etkiler yaratacak. Bu anlaşma yaşama geçerse, Ortadoğu’yu mezhep savaşları aracılığıyla kontrol altında tutmaya çalışan ABD’nin önemli bir kartı elinden alınmış olacak.
Çin’in Rusya’dan enerji ithalatı geçtiğimiz yıl 52.8 milyar dolardan 81.3 milyar dolara çıktı. Bu rakam Rusya’nın bütçe gelirinin yüzde 40’ından fazlasını oluşturuyor. Geçen yıl iki ülkenin ticaret hacmi, üçte bir oranında artarak 190 milyar dolara yaklaştı. Financial Times gazetesine konuşan bir Rus yetkili bu durumu, Çin’in ABD yaptırımlarının etkilerini savuşturmadaki yardımının Rusya için “yeri doldurulamaz” olduğunu, Rusya’nın zengin doğal kaynaklarının ise Pekin’in “sürekli desteğini güvence altına alacağı” şeklinde değerlendiriyor. Bu rakamlardan anlaşılacağı gibi, bir süredir Batılı hükümet yetkililerinin sürekli gündeme getirdiğinin tersine, Rusya’nın Çin silahlarına ihtiyacı yok. Rusya kendi silahlarını üretebiliyor ama ekonomik olarak Çin ticaretine ihtiyaç duyuyor ve bu noktada Cinping’in ziyareti yeni olanaklar sunuyor. Savaşın çok cepheli olduğu dikkate alındığında ve savaşın ekonomik cephesinde Çin’in Rusya’ya sunduğu olanaklar düşünüldüğünde savaşın gerçek muhtevasının kavranması daha olanaklı hale geliyor. Cinping’in Moskova ziyaretinin son gününde yaptığı açıklamalarda vurguladığı öge, Rusya ile ekonomik ilişkilerin daha da geliştirilmesi yönündeki arzularıdır.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü KirbyCinping’in Rusya ziyareti hakkında yaptığı açıklamada, Pekin-Moskova ilişkilerini gerçek bir ittifaktan çok bir “çıkar evliliği” olarak gördüğünü söyledi. Doğru söze ne denir? Bu doğru sözün kaynağı Putin ve Cinping tarafından yapılan ortak açıklama metninde yer alan temel ögelerde bulunuyordu. Metinde ABD’nin tek taraflı askeri adımlarıyla küresel barışı tehdit ettiği, Asya-Pasifik’teki askerileşmeyle bölgeyi bir savaş alanına çevirmeye çalıştığı ve NATO’nun Asya’daki faaliyetlerinin iki ülkede endişeleri arttırdığı belirtilmişti.
Cinping’in Moskova ziyaretinin ana akım Batı basınındaki yansıtılış biçimi son derece tipikti. Çeşitlilik ve çok renkliliğiyle övünen Batı basınındaki haber başlıkları adeta tek merkezden üretilmişti. İtibarlı Politico’nun başlığı : “Çin’in ‘küçük ortağı’ ile tanışın” idi. Financial Times : “ŞiCinping-Vladimir Putin görüşmesi Rusya’nın Çin’e karşı ‘küçük ortak’ rolünü vurguluyor” başlığını atmıştı. DigitalJournal: “ABD’li yetkililer Moskova’ya Pekin’in küçük ortağı olduğunu hatırlatmak için hiçbir fırsatı kaçırmamalı.” Insider: “Şi’ninziyareti Putin’i alçalttı ve Çin’in ne kadar baskın olduğunu gösterdi .“ El Cezire : “Blinken, Rusya’nın ilişkilerde ‘küçük ortak’ olduğunu söyledi.” NBC News : “Çin’in yeni düzen arayışı Putin’i arka koltukta bırakıyor.”
Cinping’nin ziyaretinden Rusya’nın aşağılanması sonucunu çıkarmak, kimi Batılı mecralarda ifade edildiği gibi, Rusya’nın bütünüyle Çin’e teslim olduğunu ve hatta bir tür sömürge konumuna düştüğünü belirtmek aslında Batılıentelijensiyanın gerçeklikle bağının nasıl koptuğunun açık bir göstergesidir. Çok muhtemel ki, bu unsurlar Amerika’nın önemli stratejistlerindenBrzezinski’nin 1997 yılında yazdığı şu satırları anımsıyor, olaylar dizisine bakıyor ve gerçeklikten kaçma dışında bir yol kalmadığına inanıyor. Brzezinski 1997 yılında şunları yazmıştı:
“Amerika Birleşik Devletler için Avrasya stratejisi, yayılmacı stratejilerin üç büyük önkoşulu gizli anlaşmaları önlemek, güdümlü devletlerin güvenlik açısından bağımlılıklarını devam ettirmek, tebaaları itaatkar kılmak, koruma altında tutmak ve barbarların bir araya gelmesini önlemektir.”
Barbarlar bir “çıkar evliliği” temelinde bir arada. Güdümlü devletler “güvenlik açısından” ABD hizmetlerini pahalı ve güvenilmez bulmaya başladıkları için düşmanlarıyla masada. Gizli anlaşmaları bilmiyoruz ama onların sürecin akışına etkilerinin önceki iki başlık düzeyinde etki etmesinin olanaksız olduğunu biliyoruz. Brzezinski’nin bir başka vurgusuna bugünkü olaylar dizisi üzerinden bakmak verimli olacaktır. Şöyle yazmıştı:
“En acil görev, bir devletin ya da devletler topluluğunun Amerika Birleşik Devletleri’ni Avrasya’dan atma ya da hatta başhakemlik rolünü önemli ölçüde azaltma kapasitesini elde etmemesini sağlamaktır.”
Olaylar bu kapasitenin oluşmakta olduğuna ve kendini giderek daha fazla görünür kıldığına işaret ediyor. İçine girilen büyük savaş konjonktürünün temel nedeni Brzezinski’nin ifade ettiği “en acil görev”in başarılması için atılan adımlardır. Cinping’in Moskova’da Putin’le görüştüğü saatlerde Japonya Başbakanı FumiyoKişida Kiev’de Zelenskiy ile beraberdi. Japonya BaşbakanıZelenskiy ile yaptığı görüşmenin ardından yaptığı açıklamalarda, Çin’in Tayvan’ı işgal etme tehdidiyle tehlike oluşturduğunu ve Çin’in uluslararası sistemde farklı bir vizyonu ve iddiaları olduğunu belirterek, bunları asla kabul etmeyeceklerini söyledi. Japonya yeniden militaristleşiyor ve bunun Çin açısından tek bir anlamı var: “Kan, gözyaşı, yıkım”. Çin’i sömürgeleştirmek için çok kanlı savaşlar yürüten Japon emperyalizminin katliamları, Çin halkını köleleştirme girişimleri, biyolojik silahlarla Çin halkına uyguladığı zulüm belleklerde canlı. Bu nedenle “Çıkar evliliğine” bir de bu açıdan bakmak yararlı olmaz mı?