Salgın günlerinin en çok kullanılan ifadesiydi “yeni normal”. Ukrayna savaşıyla birlikte Batı cephesinin “yeni normal”i gerçeklikten kaçış oldu. Bir ülkenin genelkurmay başkanlığını yapıyorsunuz, yani ordunun en tepe noktasına gelmişsiniz. Bir savaş başlamış ve bir dergi sizin konuya hakimiyetinizi dikkate alarak savaşla ilgili bir söyleşi yapıyor. Şu sözleri sarf ediyorsunuz: “Ukrayna bu savaşı kazanamaz. Ukrayna birkaç şehirde ve çatışmada galip gelebilir. Birkaç zafer yaşayabilir. Ama Rusya’yı tamamen geri püskürtmesi ve topraklarından atması mümkün değildir. Ukrayna kazanamaz.”
Olaylar Almanya’da yaşandı. Almanya Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Eberhard Zorn bu yakışıksız lafları ettiği için yoğun eleştirildi ve görevden alındı. Emekli Amerikalı general Ben Hodges Avrupa’daki Amerikan birliklerinin komutanlığını yapmıştı. Hodges Born’un söyleşideki ifadelerinin “Rusya’nın yeteneklerine ilişkin şaşırtıcı derecede zayıf analizlere” dayandığını söylemişti. Zorn’un yerine gelecek ismin Orgeneral Carsten Breuer olacağı belirtiliyor. Breuer’in Kasım 2021’den 2022’ye kadar Almanya’nın pandemi kriz müdahale ekibine liderlik ederek tanındığı basında yer alan bilgiler arasında. Yani Breuer “yeni normal” bakımından çok daha uygun bir isim.
“Yeni normal” dedik ya, neler var neler… Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky’nin eşi Amerika’da Hillary Clinton’la buluşmuş ve birlikte MSNBC televizyonuna konuk olmuşlardı. Ukrayna’ya neden daha çok ve daha güçlü silahlar gönderilmesi gerektiğini birlikte anlatıyorlardı. Olena Zelensky, Hillary Clinton ve 2 gazeteci ekranda konuşurken söz Ukraynalı kadınların kahramanlığına gelmişti. Olena Zelensky anlatıyordu: “Bir kadın balkonundan bir drone görüyor. Onu bir kavanoz domatesle vuruyor. Bunu sadece Ukraynalı bir kadın yapabilir. Bunun gibi birçok hikaye var.” Bu programın kaydına aşağıdaki adresten erişilebilir: https://www.youtube.com/watch?v=7pPc5tGH7u8
“Yeni normal” böyle bir şey… Bir kavanoz domatesle balkonunuzdan drone vurabilirsiniz ama senelerce eğitimini aldığınız, icra ettiğiniz ve ülkedeki en tepe noktasına ulaştığınız uzmanlık alanınızda doğru bir söz edemezsiniz. Ederseniz, görevinizden olursunuz. Gerçeklikten kaçışın boyutlarını görmek için İngiltere’de yayınlanan Daily Mail gazetesinden Chris Jevers’in yaptığı bir habere bakmak lazım. Jevers haberinde Kyiv Indeperndent isimli Ukrayna gazetesinden elde ettiği bilgileri kullanıyor. Gazeteye konuşan Ukrayna askerleri Bakmut savaşına ilişkin “kasvetli bir tablo” çizmişler. https://www.dailymail.co.uk/news/article-11862805/Bakhmut-Ukrainian-soldiers-admit-just-getting-killed-defend-city.html
Ukraynalı askerler Rus asker sayısının üç kat fazla ve Rus ordusunun silah donanımı bakımından güçlü olduğunu söylüyorlar. Volodomir isimli bir asker durumu şöyle anlatıyor: “Ruslar) bize ateş açmaya devam ediyor ama bizim topçumuz yok – dolayısıyla onlara saldıracak hiçbir şeyimiz yok,” Cephe hattındaki askerler Ukrayna hükümetinin denetimindeki gazeteye bunları anlatıyor ancak haberde atıf yapılan NATO istihbarat kaynaklarına göre, bu savaşta bir Ukraynalı askere karşılık 5 Rus asker ölüyor. Bu savaşın bir topçu savaşı biçimini kazandığı birçok analist tarafından kabul ediliyor. Rus ordusunun gelişkin topçu sistemlerine sahip olduğu da biliniyor. Bu temel gerçekler psikolojik savaşa başvurularak gözlerden gizlenmeye çalışılıyor.
Bir Ukraynalı piyade Valeriy gazeteye şunları anlatıyor: “’Kayıplarımızın muhtemelen %90’ının topçulardan ya da tanklardan ve havadan olması üzücü. Ukrayna’nın kendi ateş gücü daha fazla olsaydı, muhtemelen durum böyle olmazdı.”
Gerçeklikten ne kadar kaçılabilir?
Gerçeklikten kaçışın sınırları iki gün önce bir Amerikan casus hava aracının Karadeniz’e düşmesiyle çizildi. ABD Avrupa Kuvvetleri Komutanlığı (EUCOM) yaptığı açıklamada, Rusya’ya ait iki Su-27 uçağının Karadeniz üzerinde ABD Hava Kuvvetlerine bağlı MQ-9 istihbarat, gözlem ve keşif insansız hava aracına profesyonel olmayan bir şekilde önleme yaptığı”nı bildirdi. Amerikan hava aracı bu nedenle düşmüştü. Bu olay içinden geçilen sürecin büyük tehlikeler barındırdığını gözler önüne serdi. Nükleer silahlara sahip taraflar arasında yaşanacak bir tırmanma olasılığının güçlendiği görüldü.
Amerika’nın Politico dergisi de yeni bir haberini ismi açıklanmayan Amerikalı yetkililere dayandırmıştı. Buna göre, Amerikalı yetkililer Ukrayna’nın asker kaybının en deneyimlileri de içererek yüz yirmi binin üzerinde olduğunu tahmin ediyordu. Amerikalı yetkililer, Kiev’in mühimmat, hava savunması ve deneyimli asker eksikliği nedeniyle beklenen bahar taarruzu konusunda endişeliydi.
Karadeniz’e düşen hava aracı tehlikenin boyutlarını gösterdi ancak dahası var. Amerika’nın önemli araştırmacı-gazetecisi Seymour Hersh Kuzey Akım Boru Hattı’nın doğrudan Beyaz Saray talimatıyla bombalandığını güçlü argümanlarla savunan bir yazı yazmıştı. Geçtiğimiz günlerde Vaşington’da katıldığı bir toplantıda savaşa dair görüşlerini aktardı.
Hersh’e göre, “ABD Vietnam Savaşı sırasında aptalca şeyler yaptı” ve Ukrayna’nın savaşı kaybettiği anlaşılırsa, ABD “başka bir şeyler yapmaya başlayabilir.” ABD’nin 82. ve 101. seçkin hava indirme tümenlerine bağlı birlikleri Ukrayna sınırı yakınlarına gönderdiğini ve Avrupa’ya “çok sayıda silah ve mühimmat geldiğini” belirten Hersh, bazı kaynaklarının kendisine “Dünyayı kandırmayalım, biz NATO operasyonlarına katılıyoruz. Rusya’yla savaşıyoruz” dediğini aktardı.
Rusya’nın BM daimi temsilci yardımcısı Dmitry Polyanskiy’de Hersh’le aynı görüşte, bir Amerikan gazetecinin sorusuna verdiği yanıtta, Ukrayna’nın askeri olarak zor durumda olduğunu ve bu durumun NATO’nun çatışmaya doğrudan katılımı olasılığını güçlendirdiğini belirtti. Bunun istenmeyen bir durum olduğunu çünkü ABD liderliğindeki NATO ile Rusya arasında doğrudan çatışmanın “tüm dünya için çok tehlikeli sonuçları” olacağını dile getirdi.
Amerikan emperyalizminin bu vekalet savaşında istediği sonucu alamaması durumunda NATO’yu doğrudan savaşa sürme olasılığı geniş ölçüde konuşulmaya başlandı. Bahar aylarında savaş cephesinde yaşanacak gelişmeler bu bağlamda büyük önem kazandı. Umman Körfezinde başlayacağı duyurulan Çin, Rusya ve İran’ın katılacağı askeri tatbikat ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in gelecek hafta gerçekleşmesi beklenen Moskova ziyareti savaşın taraflarının giderek daha fazla belirginleşmesi bağlamında veriler sunuyor.
Bazı analistlere göre, ABD’nin bu savaş doğrudan katılma olasılığı çok düşük. ABD’nin asıl hedefi Rusya’nın yanı başında yeni bir Afganistan yaratmak ve Rusya’yı burada olabildiğince meşgul edip, askeri, siyasi ve ekonomik olarak zayıf düşürmek. Bu doğru bir değerlendirme ancak evdeki hesap her zaman çarşıya uymuyor.
Rusya’nın yaptırımlar karşısında gösterdiği dirence karşılık ABD’de bankaların batmaya başlaması sözü edilen Rusya’yı yıpratma stratejisi bağlamında altı çizilmesi gereken önemli bir gelişme. Rusya’yı yıpratmak amacıyla uygulanan yaptırımlar tüm dünyada ciddi etkiler yaratıyor. Her yerde sınıf mücadelesini keskinleştiriyor, emekçi sınıfların hoşnutsuzluğunu arttırıyor. Sınıf mücadelesinde yeni bir yükselişin zeminini oluşturuyor.
Banka iflasları karşısında ABD hükümetinin, İsviçre hükümetinin tutumları, kapitalizmin temel bir gerçeğini bir kez daha anımsattı. Bu düzende karlar patronlara, zararlar toplum hesabına yazılır. Finansal sarsıntının yüküyse bir kez daha emekçilerin sırtına. Finansal sarsıntının yükü sırtına bindirilen emekçiler Atina’dan Paris’e, Londra’dan Roma’ya sokaklarda. Yeni grev ve direniş dalgası bahar aylarının hayli hareketli geçeceğine işaret ediyor.