Cenk Ağcabay, Umut Yazıları

Kuzey Akım’ı saldırısı hakkında yaratılmak istenen “muamma” – Cenk Ağcabay

Amerikalı gazeteci Seymour Hersh’in Şubat ayında yazdığı bir yazıyla Rusya’dan Almanya’ya doğal gaz akışını sağlayan Kuzey Akım Boru Hatlarına yönelik bombalı saldırıların doğrudan Beyaz Saray talimatıyla düzenlendiğini iddia etmişti. Amerikan istihbarat örgütleri ABD basını aracılığıyla bu iddialara bir ay sonra yanıt verdi. New York Times gazetesine konuşan ismi verilmeyen Amerikan istihbarat yetkilileri, “operasyonun Ukrayna hükümeti ya da güvenlik servisleriyle bağlantılı bir vekil güç tarafından kayıt dışı olarak yürütülmüş olabileceği ihtimaline açık kapı bıraktılar.”

Bu son derece muğlak ifadeyle ne anlatılmak isteniyor? Herhalde şu; saldırılar Ukrayna hükümetinin istihbarat örgütleriyle bağlantılı “vekil bir güç” tarafından ve fakat Ukrayna istihbarat örgütlerinin emri olmadan düzenlenmiş olabilir. Bu muğlaklığın asıl nedeni, açıklamalar ilerledikçe daha anlaşılır hale geliyor. Amerikalı yetkililere göre, “Ukrayna’nın doğrudan ya da dolaylı herhangi bir katılımı iddiası, Ukrayna ile Almanya arasındaki hassas ilişkiyi bozabilir ve dayanışma adına yüksek enerji fiyatlarını sineye çeken Alman halkının desteğini azaltabilir.” Sorunun sadece Almanya’yla sınırlı olmayacağıysa şöyle ifade edilmiş: “Kiev’i ya da Ukraynalı vekilleri suçlayan herhangi bir bulgu Avrupa’da tepkiye yol açabilir ve Batı’nın Ukrayna’yı desteklemek için birleşik bir cephe oluşturmasını zorlaştırabilir.”

Amerikalı yetkililer açıklamalarında Amerikan istihbarat örgütlerinin saldırıyla ilgisi olmadığı iddiasını güçlendirmek için kullandıkları argümanlara geniş bir yer ayırmış. Amerikalı yetkililer, ABD’nin Ukrayna’nın karar alma süreçleri üzerinde sınırlı bir etkiye sahip olduğunu iddia ediyor. Ukrayna’nın bazı faaliyetlerinden ötürü aralarında gerilimler doğduğunu belirtiyorlar. Okuyalım:

“Ukrayna’nın askeri, istihbari ve diplomatik destek için ABD’ye olan derin bağımlılığına rağmen Ukraynalı yetkililer, özellikle düşman hatlarının gerisindeki Rus hedeflerine yönelik askeri operasyonları konusunda Amerikalı muhataplarına karşı her zaman şeffaf değiller. Bu operasyonlar, Ukrayna’nın savaş alanındaki konumunu ölçülebilir bir şekilde iyileştirmediğine, aksine Avrupalı müttefikleri yabancılaştırma ve savaşı genişletme riski taşıdığına inanan ABD’li yetkilileri hayal kırıklığına uğrattı.

ABD’yi tedirgin eden operasyonlar arasında Ağustos ayı başında Rusya’nın Kırım’ın batı kıyısındaki Saki Hava Üssü’ne yapılan saldırı, Ekim ayında Rusya’yı Kırım’a bağlayan Kerç Boğazı Köprüsü’nün bir kısmını tahrip eden kamyon bombardımanı ve Aralık ayında Ukrayna sınırının yaklaşık 300 mil ötesindeki Ryazan ve Engels’teki Rus askeri üslerini hedef alan insansız hava aracı saldırıları yer alıyor.

Ancak ABD istihbarat kurumlarının Ukrayna güvenlik servislerine atfetmekte zorlandığı, kaynağı daha belirsiz başka sabotaj ve şiddet eylemleri de oldu.

Bunlardan biri Ağustos ayında Moskova yakınlarında bombalı bir araçla düzenlenen ve önde gelen bir Rus milliyetçisinin kızı olan Daria Dugina’nın ölümüne neden olan saldırıydı.

Kiev bu olaya karıştığını reddetti ancak ABD istihbarat teşkilatları sonunda bu cinayetin Ukrayna hükümetinin “unsurları” olarak adlandırılan yetkililer tarafından işlendiğine inanmaya başladı. Bu bulguya cevaben Biden yönetimi Ukraynalıları özel olarak azarladı ve benzer eylemlerde bulunmamaları konusunda uyardı.

Kuzey Akım boru hatlarındaki patlamalar Bayan Dugina’nın öldürülmesinden beş hafta sonra meydana geldi. Kuzey Akım operasyonundan sonra Washington’da, Ukrayna hükümetinin bazı bölümlerinin de bu operasyona karışmış olabileceğine dair üstü kapalı spekülasyonlar ve endişeler vardı.”

Amerikan istihbarat yetkililerinin NYT’ye bu açıklamaları yaptıkları gün Almanya’nın Die Zeit gazetesinde aynı konuda bir haber yayınlandı. Bu haberin dilindeki muğlaklık da dikkat çekiciydi. Aynı haber içinde, bir yandan “soruşturmacılar henüz imha emrini kimin verdiğine dair herhangi bir kanıt bulamadı” deniliyor ama diğer yandan da “Alman soruşturma makamları Kuzey Akım 1 ve 2 boru hatlarına yönelik saldırının aydınlatılmasında önemli bir ilerleme kaydetmiş görünüyor. ARD Başkent Stüdyosu, ARD’nin siyasi dergisi Kontraste, SWR ve ZEIT’in ortak araştırmaları sonucunda, patlayıcı saldırısının nasıl ve ne zaman hazırlandığı büyük ölçüde yeniden yapılandırılabildi. Buna göre izler Ukrayna yönünde ilerliyor.” deniliyordu.

Kuzey Akım Boru Hatlarına yönelik saldırılar hakkında aylar süren sessizliğin ardından gelen bu açıklamaların Almanya Başbakanı Scholz’un dört gün önce gerçekleştirdiği ABD ziyaretiyle ilişkili olma olasılığı yüksek. Seymour Hersh’in güçlü argümanlarla desteklediği yazısında verdiği kimi detaylar, “içeriden bir kaynak” tarafından bilgilendirildiğine işaret ediyordu. Kaynağını korumak istediğini ve bu nedenle ismini vermediğini söyleyen Hersh, kaynağının operasyon hakkında “içeriden” bilgi sahibi olan ama bu operasyondan rahatsızlık duyanlardan biri olduğunu da belirtmişti. Amerikan istihbarat yetkilileri yaptıkları açıklamalarda son derece muğlak bir dille konuşmakla kalmıyor, saldırının gelişimine ilişkin herhangi bir detay vermiyor. ABD ile Ukrayna yetkilileri arasındaki ilişkiler hakkında söyledikleri, ilişkinin gerçek doğasını yansıtmıyor tersine bulanıklaştırmayı hedefliyor. Kuzey Akım saldırılarının sorumluluğunu ne ve kim olduğu belirsiz “hayali” failler üzerine yıkarak ABD istihbaratını temizlemeye çalışıyor. Boru hatlarına yönelik saldırının teknik donanım, istihbarat desteği ve özel kadrolar gerektirdiği hemen herkes tarafından kabul edilen temel bir gerçek.

Güçlü bir teknik donanıma, güçlü bir istihbarat ağına ve özel kadrolara kimin sahip olduğu sır değil. Amerikan istihbaratçılar, bu saldırıyı düzenleyenlerin “geçmişte özel bir devlet eğitimi almış olmalarının gerekliliğine” de vurgu yapıyor. Ukrayna istihbaratıyla bağlantılı ama ondan bağımsız hareket eden bazı “unsurlar” anlatısı bu nedenle oldukça fantastik. Ukrayna’nın Rusya’ya karşı yürütülen savaşta “vekil” güç olduğu biliniyor, denilen o ki, vekilin vekili bu saldırıyı gerçekleştirmiş olabilir, bizim alakamız yok. Vekilinin kararları üzerinde etki gücü sınırlı olan ABD yetkilileri açıklamalarda belirtildiği gibi, Ukrayna yöneticilerini bazen “azarlayabiliyor”. ABD ile Ukrayna arasındaki ilişkinin gerçek doğasını esas olarak bu “azarlama” sözcüğü yansıtıyor.

İngiltere’nin en eski ve etkili gazetelerinden The Times’ta dün konu hakkında söz aldı. O da geniş haberini İngiltere’nin ve Batı’nın istihbarat kaynaklarına dayandırmıştı. The Times, “Batılı istihbarat servisleri Ukrayna’nın Nord Stream’e sabotaj düzenlediğini uzun zamandır biliyordu. Ukrayna ile Almanya arasındaki ilişkilerin kötüleşmesine yol açacağı için bilgiler kamuoyuna açıklanmadı.” diyerek saldırının faili olarak Ukrayna’ya işaret etmişti. Haberin ilerleyen bölümlerindeyse, saldırı emrini Ukraynalı bir zenginin verdiği ve bu şahsın Ukrayna yönetimine yakın olmadığı belirtiliyordu. Saldırı emrini veren şahsın isminin yakında ifşa olacağı da haber verilmişti. Batı istihbarat yetkililerinin art arda yaptığı bu karmaşık açıklamalar, boru hatlarına yönelik saldırıların gerçek faillerinin gizlenmesi amacını taşıyor. Anlaşıldığı kadarıyla, önce kamuoyunun kafası iyice karıştırılacak ve ardından suç zengin bir Ukraynalı’ya yüklenecek. Ukrayna ve patronları bu saldırının sorumluluğundan kurtulmuş olacak.

Wall Street Journal’ın bugün yaptığı haberde, Amerikan istihbarat yetkililerinin Alman istihbarat servisini saldırıdan iki ay önce uyardıkları bildirildi. Bu haberde aktarılanlarla, yaratılmak istenen tablo biraz daha berraklaştı. Öyle değil mi ya, bir saldırgan düzenleyeceği saldırıyı önceden neden bildirsin? Obama’nın başkanlık döneminde CIA’nın Alman başbakanı Merkel’i dinlediği ortaya çıkmıştı ve bunun Alman istihbaratından bağımsız nasıl gerçekleştirilebildiği tartışılmıştı. NATO ülkelerinin istihbarat servislerinin CIA’yla olan ilişkilerinin derinliği iyi bilinir. Bu nedenle, Kuzey Akım saldırısı hakkında düşünürken bu derin ilişkileri dikkate almak gerekir. Boru hattı saldırılarıyla ilgili art arda gelen bu açıklamalar, gerçek failleri sorumluluktan kurtarmak için düzenlenen bir psikolojik harp operasyonunun parçalarıdır. Avrupa’da savaş karşıtı eylemlerin son haftalarda yükselişe geçmesi, savaş yükü sırtına bindirilen emekçilerin hoşnutsuzluğunun artması, Avrupa egemenlerinin savaş kışkırtıcısı politikalarının giderek daha fazla hedef alınmaya başlamasının yarattığı sonuçlardan biridir bu operasyon. Kuzey Akım saldırısının bir Amerikan operasyonu olduğu yönündeki kanaatin yaygın olarak paylaşılması ve Seymour Hersh’in çok güçlü argümanlara dayanan yazısı bu operasyonu kaçınılmaz kılmıştır. Birazcık dikkatle bakıldığında, bu operasyonda sunulan argümanların tel tel döküldüğü kolayca görülmektedir. Bu laf kalabalığının ardında yatan oldukça sıkışmış olmalarıdır.  

Paylaşın