Almanya, Türkiye’deki muhalefetin bastırılması konusunda Türkiye ile yakın işbirliği içinde olmaya devam etmektedir. Kürt aktivistlere yönelik ülke dışına çıkış yasakları artıyor; MİT gizli servisinin Almanya’da hareket özgürlüğü var.
Almanya, görünüşe göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki Türkiye’deki yetkililerle sessiz bir işbirliği içinde, giderek artan sayıda Alman vatandaşının ülkeyi terk etmesini yasaklıyor. Alman hükümetinin de kabul ettiği üzere, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde güvence altına alınan seyahat özgürlüğü hakkı bu şekilde kısıtlanan Alman vatandaşlarının sayısı 2022 yılında 66’ya yükselmiştir. Ayrıca belediyeler pasaport ve kimlik kartlarını iptal etmekte; bu vakaların sayısı bilinmemektedir. Etkilenenlerin çoğu, Türk yetkililer tarafından hedef alınan Kürt kökenli insanlardır. Alman vatandaşlığına sahip olsalar bile bu kişilerin birçoğu Türkiye’ye yaptıkları ziyaretler sırasında hapse atılıyor ya da geri dönmeleri engelleniyor. Alman hükümeti buna karşı herhangi bir kamusaladım atmadığı gibi, Türk gizli servisi MİT’in Alman topraklarındaki saldırılarına karşı da etkili önlemler almıyor. Berlin’in bu düşüncesinin nedeni dış politika saikleri: kırmızı-sarı-yeşil federal hükümet için de jeostratejik kaygılar insan haklarının önüne geçmektedir.
Seyahat özgürlüğü hakkı yok
Federal Almanya Cumhuriyeti, giderek artan sayıda Alman vatandaşının ülkeyi terk etmesini yasaklamaktadır. Bu durum Federal Hükümet’in Alman Federal Meclisi’nde bir soruya verdiği yanıtta ortaya çıktı. Rapora göre Federal Polis, ülke sınırlarını terk etmesini engellediği kişi sayısını 2018’de sadece 3 iken 2022’de 66’ya çıkardı. 2018’den bu yana toplam 131 Alman vatandaşı bu durumdan etkilenmiştir.[1] Buna ek olarak, belediyelerin ülkeyi terk etmelerine izin vermediği bilinmeyen sayıda Alman bulunmaktadır. Örneğin, Oberhausen şehri tarafından pasaportuna el konulan ve o zamandan beri geçici bir kimlik kartı bile alamayan 18 yaşındaki bir gençle ilgili bir rapor var. Tedbirlerin gerekçesi olarak Schengen Bilgi Sistemi de dâhil olmak üzere “ulusal, Avrupa ve uluslararası veri tabanlarına” yapılan belirsiz girişler gösteriliyor. Bu durumdan etkilenenlerin ağırlıklı olarak Kürt kökenli kişiler olduğu ve bu kişilerin ülkeden ayrılmalarının “Almanya’nın iç ve dış güvenliği ile Federal Almanya Cumhuriyeti’nin uluslararası itibarı” açısından “Almanya’nın çıkarlarına” zarar vereceği gibi suçlamalara maruz kaldıkları anlaşılıyor. [2] Federal hükümet tarafından sağlanan bilgilerin eksik olduğu açıktır: 2021 yılı için Kürt aktivistler, hükümetin aynı yıl için toplamda belirttiğinden daha fazla çıkış yasağını kendi saflarında kaydediyor.
Gizli Servis Cinayeti
İnsanların ülkeyi terk etmelerinin yasaklanması uygulaması, henüz birkaç günlük olan bu yılda da devam ediyor. Örneğin geçtiğimiz haftanın sonunda Alman makamları, on yıl önce işlenen üçlü bir cinayetin kurbanlarını anmak üzere düzenlenecek bir gösteriye katılmak isteyen çok sayıda kişinin Fransa’ya gitmesini yasakladı. [3] 9 Ocak 2013 tarihinde, Kürt aktivistler Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez, Türk istihbarat servisi MİT’in gizli bir ajanı tarafından Paris’te vurularak öldürüldü; iki üst düzey Türk istihbarat görevlisinin ifadesine göre, üçlü cinayetle ilgili operasyon önde gelen bir MİT yetkilisi tarafından yönetildi. Dahası, içlerinden birinin cinayetin dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayı olmadan gerçekleştirilemeyeceğini söylediği aktarılmaktadır.[4] Bu konudaki soruşturmalar başlangıçta askıya alınmış ve ancak 2019 yılında Paris’teki bir başka MİT cinayeti planının ortaya çıkmasıyla yeniden başlatılmıştır. Ancak, Fransız hükümetinin davayla ilgili bulgularını “devlet sırrı” olarak sınıflandırması nedeniyle bu konuda bir ilerleme kaydedilemiyor.[5] Geçtiğimiz hafta sonu Paris’te düzenlenen ve ülkeyi terk etmeleri engellenenlerin katılmayı planladıkları gösteride bu konunun bir an önce açıklığa kavuşturulması çağrısında bulunuldu.
Türkiye’de Gözaltına Alınanlar
Kürt aktivistlerin çıkış yasaklarından büyük ölçüde etkilenmesi, Berlin’in Ankara ile anlaşarak onları sivil özgürlüklerinden mahrum bıraktığını düşündürüyor. Türk makamlarının, Alman hükümeti kayda değer bir tepki gösterip harekete geçmedenAlmanlara karşı alışılmadık, sert tedbirler uygulayabilmesi de bunun bir göstergesidir. Alman Dışişleri Bakanlığı’na göre Ekim ayında Türkiye’de 64 Alman vatandaşı gözaltına alındı; bu sayı Haziran ayına kıyasla dokuz daha fazla. Buna ek olarak, 58 Alman’ın Türkiye’den ayrılmasına artık izin verilmiyor; bu sayı da Haziran ayına göre dokuz daha fazla. Birçok vakada gerekçe, ilgili kişilerin Almanya’daki Kürt derneklerinde aktif olmaları veya Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimindeki Türk hükümetini eleştirmeleridir. Federal Meclis’teki yetkililerden Almanya ve Türkiye’den çıkış izni verilmemesiyle ilgili bilgi isteyen milletvekili Gökay Akbulut (Die Linke), Federal Almanya Cumhuriyeti’nden gelen kişilerin defalarca “sadece sosyal medyadaki paylaşımlar nedeniyle Türkiye’ye girişte gözaltına alındığını”; örneğin “cumhurbaşkanına hakaret etmekle” ve hatta bazen “sözde terör örgütlerini desteklemekle” suçlandıklarını bildirmektedir.[6] Federal Hükümet buna karşı kamuoyu tarafından algılanabilir herhangi bir adım atmamıştır.
MİT için hareket serbestisi
Bu, Türk gizli servisi MİT’in Federal Cumhuriyet’teki Türk muhalefetinin aktivistlerini ve sempatizanlarını hâlâ takip edebildiği gerçeğine karşılık gelmektedir. İstihbarat uzmanı Erich Schmidt-Eenboom 2017’de Federal Cumhuriyet’teki tam zamanlı MİT ajanlarının sayısının 400 civarında olduğunu tahmin ediyordu [7]; bunlar “seyahat acenteleri gibi paravan şirketlerde”, diğer her türlü şirkette ve aynı zamanda “DİTİB camileri gibi dini bağlamlarda” faaliyet gösteriyorlardı [8]. Buna ek olarak, “ya ajanlar tarafından başkalarını izlemeye teşvik edilen ya da şovenist duygularla vatandaşları gözetleyen ve ihbar eden” sayısız özel kişi vardır. Schmidt-Eenboom’un haberine göre, Alman BND “on yıllardır çok yakın çalıştığı MİT’i Gestapo benzeri bir gizli servis olarak damgaladı” -Schmidt-Eenboom’a göre “haklı olarak”. Bu uzman, geçen yıl Alman hükümetinin halkı MİT’in faaliyetlerinden koruma görevini “suç teşkil edecek şekilde ihmal ettiğini”, hatta “MİT’in paravan örgütü” olan “Osmanen Germania”nın bile ancak “İsviçre’den gelen savaş silahlarıyla” silahlandıktan sonra yasaklandığını belirtti.[9] Schmidt-Eenboom’a göre Almanya’da sadece siyasetçiler değil gazeteciler de MİT tarafından giderek daha fazla soruşturulmaktadır.
Doğu’ya açılan köprü
Berlin’in MİT’in seyahat özgürlüğüne izin vermesinin, Alman vatandaşlarının Türkiye’de sudan sebeplerle gözaltına alınmasına göz yummasının ve hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hükümetinin kaygılarını tatmin etmek için insan hakkı olan seyahat özgürlüğünü kısıtlamasının nedeni dış politika çıkarlarıdır. Almanya’nın Türkiye’ye Kafkasya’ya, Yakın ve Orta Doğu’ya jeostratejik bir köprü olarak ihtiyacı vardır.[10] Alman ekonomisi Türkiye’yi İslam dünyasına ve kısmen de Orta Asya’nın Türkçe konuşan devletlerine bir sıçrama tahtası olarak kullanmaktadır. Ayrıca Türkiye’nin Rusya’ya şimdiye kadar olduğundan daha yakın bir şekilde bağlanmasını ve böylece Batı’nın uzun süredir azalan küresel etkisini daha da zayıflatmasını önlemek için Ankara’nın entegrasyonunun başka bir alternatifi olmadığı düşünülüyor. Alman hükümetinin Türkiye’nin Suriye’ye yönelik saldırılarını, Irak topraklarına yönelik saldırılarını ve Suriye topraklarının işgalini ilişkilerin bozulmasına neden olarak görmemesinin temeli de budur (german-foreign-policy.com’un haberine göre [11]): Jeostratejik kaygılar, kırmızı-sarı-yeşil federal hükümet ve Annalena Baerbock (Bündnis 90/Die Grünen) liderliğindeki Dışişleri Bakanlığı’nın sözde değer odaklı dış politika taahhütleri altında bile insan haklarının önüne geçmektedir.
[1], [2] Erkan Pehlivan: Deutschland verbietet immer mehrDeutschen die Ausreise. fr.de 10.10.2023.
[3] Bundespolizei verhindert Ausreise nach Paris. anfdeutsch.com 07.01.2023.
[4], [5] Nick Brauns: Blutspur nach Ankara. junge Welt 09.01.2023.
[6] Susanne Güsten: Wegen Kritik an Türkei: Erdogan lässtmehr als 120 Deutsche festhalten. tagesspiegel.de 12.10.2022.
[7] Andreas Förster: MIT hat Spione in deutschen Banken, Reisebüros und Schulen. berliner-zeitung.de 30.03.2017.
[8], [9] Stefan Kreitewolf: „Das Verbot der Grauen Wölfe hat höchste Priorität“. dtj-online.de 03.03.2022.
[10] S. dazu Brücke in die islamische Welt und Die türkischeSeidenstraße.
[11] S. dazu Die Invasionsmacht als Partner und Berlins Zielein Ankara.
* german-foreign-policy.com sitesinden alınmıştır: “Werte orientierte Außenpolitik“