En Çok Okunanlar

Halklar ve emekçiler bloğu düzen siyasetinden bağımsız hattında ilerlemelidir

Ekrem İmamoğlu’nun hakkındaki mahkeme kararını öğrendiği anlara ilişkin bir video servis edildi. İmamoğlu kararı öğrendiğinde “Yeni Başladı” diyor. Daha sonra İyi Parti lideri Meral Akşener yanına gelip, ona sarılıyor. Servis edilen bu görüntülerin, düzen muhalefetinin geleceğine dair uzanımlara işaret etmesi yüksek bir olasılıktır. Saray’ın hamlesi, bir süredir adeta yılan hikayesine dönmüş olan Altılı Masanın adaylık meselesine yeni boyutlar kazandırmış gibi görünmektedir. Başka bir ifadeyle, bu hamle, Ekrem İmamoğlu’na verilmiş gollük bir pas gibi görünmektedir ancak bu sadece bir görüntüdür.

AKP-MHP faşist iktidarının bu hamlesinin sonuçlarını ele alırken, Altılı Masanın adaylık meselesine yakından bakmak gerekir. İmamoğlu’na gollük bir pas verilmiştir ve fakat bu pasın, CHP içinde adaylık çekişmesini sertleştirmesi ve Altılı Masayı bir iç bunalıma sürüklemesi olasılıkları yükselmektedir. Böyle bir ortamda, iktidarın “seçim ekonomisi” araçlarına yüklenerek düşük yoğunluklu bir “savaş” eşliğinde erken seçimi zorlaması mümkündür. Altılı Masa içinde gerilimler tırmanacaktır. Bunun için Saraçhane’de verilen birlik fotoğrafına değil esas olarak yukarıda sözünü ettiğimiz videoya bakmak yararlıdır.

“Kazanacak aday” kanlı, canlı belirmiştir… Peki ya aylardır fiili aday gibi hareket eden Kılıçdaroğlu… “Kazanacak aday” belirdi, ben çekiliyorum diyecek midir? Bu tür gerilim ve çatışmaların düzen muhalefetinin performasını zayıflatması kuvvetle muhtemeldir. Bu nedenle, iktidarın bunu derinleştirecek hamleler yapması beklenir. Kılıçdaroğlu, mahkeme kararının açıklandığı gün Almanya’da olmasını, “Karar açıklanırsa beraat ya da ertelenir diye bekliyordum. Bakılırsa bu normalde beraattir dediler.» sözleriyle izah etmeye çalıştı.

Kılıçdaroğlu bu sözlerine, «İstinaf ve Yargıtay yoluna gidilecek. Kararın onanacağı şeklinde bir düşünceye sahip değilim. Bu ülkenin namuslu hakimleri var. Neden İstinaf’tan dönmesin. Ne demek dönmez?” şeklinde devam etti. Bu ülkenin namuslu hakimleri varsa eğer ve iradelerini kararlara yansıtabiliyorsa neden «tek adam rejiminden» , «saray rejiminden» söz edilir… Düzen muhalefeti bu onulmaz çelişkilerle yüklüdür. Yapısı gereği düzeni koruyarak muhalefet etme zorunluluğu doğal olarak iktidara ciddi muhalefet edememe sonucunu doğurmaktadır.

Saraçhane Mitingi düzen muhalefetinin hem niteliğini hem de iç çelişkilerini doğrudan yansıtan sahnelerle bezeliydi. Halkın birikmiş öfkesini düzenin restorasyonunun yakıtına dönüştürmek düzen muhalefetinin temel ortak hedefi ancak bu hedefe kiminle nasıl gidileceği noktasında farklılıklar boy vermeye başlıyor. Halkı sokaktan uzak tutma ve sandığa kilitleme ortak hassasiyetleri ve bu nedenle Saraçhane mitingi bir devlet töreni sınırlarında dolandı durdu, başka türlü olması mümkün değildi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç’un Saraçhane’de konuyla ilgili açıklamasında kullandığı «Bizim Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı net belli, Kemal Kılıçaroğlu’dur. Başka bir açıklaması yok bu işin. Altılı Masa neye karar verir, kime karar verir bilemeyiz. Ama biz Altılı Masa’ya adayımız olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu götüreceğiz» ifadesi düzen muhalefeti içindeki gerilimlerin bir dışavurumuydu.

AKP-MHP faşist iktidarının bu hamleyle bir yoklama yaptığı su götürmez. İktidar açısından bu yoklama, seçime doğru giderken baskının dozajının ne ölçüde arttırılabileceğini ve siyasi alana ne kadar yayılabileceğini ölçmek açısından işlev kazanıyor. Düzen muhalefetinin bu hamle karşısındaki sinik tavrı, iktidarın baskı dozajını arttırma ve alanını genişletme yönelişine hız kazandıracaktır. Gelişmeler düzen siyasetinde bunalımın daha da derinleşmekte olduğunu gösteriyor. Bu durum, halkların ve emekçilerin bağımsız siyasi bloğunun önüne yeni yollar döşüyor ve olanaklar sunuyor.

Emperyalist finans tekellerinin temsilcileri , «Türkiye’nin ihtiyacı olan şey bağımsız merkez bankası ve ortodoks (geleneksel) maliye ve para politikasıdır. Bir koalisyon hükümeti kazanırsa ve ihtiyatlı ekonomi politikaları uygularsa, nitelikli ve güvenilir yöneticiler atayabilirse, sermayenin Türkiye’ye dönüşünü görebiliriz, Erdoğan kazanırsa TL’de daha fazla değer kaybı mümkün.» şeklindeki değerlendirmelerle düzen muhalefetine desteklerini açıkladı. Bu açıklama, Kılıçdaroğlu’nun sunduğu vizyonla örtüşüyor. Kılıçdaroğlu’nun sunduğu vizyon genel hatlarıyla düzen muhalefetinin ortak perspektifidir.

Bu vizyonun emekçilere sunacağı sadece yeni kemer sıkma paketleri olacaktır. Emperyalizmin savaş yönelişli politikasına daha uyumlu bir siyasal iktidar beklentisi bu ekonomik vizyonun bütünleyici parçasıdır. Birbirine sarılmış İmamoğlu-Akşener fotoğrafı bu vizyonu hayata geçirmeye en uygun aktörlere işaret etmektedir. AKP-MHP iktidarı bunu engellemek için her türlü aracı kullanacak, düzen siyasetinin bunalımı derinleşecektir.

Bu çerçeve içinde, halkların ve emekçilerin bağımsız siyasi bloğunda ısrar etmek, düzen siyasetinin aktörlerini teşhir etmek ve faşizmin sandıkta değil sokakta yenileceği temel gerçeğini vurgulamak önem kazanıyor. Düzen siyasetinin herhangi bir kanadının yedeği konumuna düşmemek, Halkların ve Emekçilerin bağımsız bloğunun gelişmesinin, kitleselleşmesinin ve siyasi ağırlığını arttırmasının önkoşuludur. Ekonomik ve siyasi durum böyle bir güçlü çıkış için çok uygun zemin sunmaktadır.

Yaşanan derin yoksullaşma ve işsizlik dalgası ne iktidarın «seçim ekonomisi araçları» ne de düzen muhalefetinin neo-liberal palavralarıyla yumuşatılabilir. Emperyalist-kapitalizmin derinleşen bunalımı tüm dünyada emekçilere yönelecek yeni saldırıların habercisidir. Dolayısıyla keskinleşen sınıf mücadelesine denk düşecek siyasi, ideolojik perspektiflerin, örgütsel biçimlerin devrimci güçler tarafından geliştirilmesi büyük önem kazanmıştır. Liberal hayaller değil devrimci perspektifler kazanacak ve kazandıracaktır.

AKP-MHP iktidarının seçim sürecine girilirken kullanacağı araçlardan biri «düşük yoğunluklu» bir Rojava saldırısı olacaktır. Bölgedeki denge ve koşullar ancak «düşük yoğunluklu» ancak «yüksek sesli» bir saldırı sürecine elvermektedir. Böylesi bir saldırı olasılığına karşı hazırlıklı olmak ve bir saldırı sözkonusu olduğunda hızla ileri çıkmak Halklar ve Emekçiler bloğu açısından vazgeçilmez önemdedir. Bunu gerçekleştirebilmenin önkoşulu da yine düzen siyasetinin taraflarından bağımsızlıktır.

Yoksulluk, işsizlik ve baskılardan bunalan halk sınıflarının kulakları farklı seslere açıktır. Halklar ve emekçiler bloğu seslenmenin yollarını bulmakla yükümlüdür. Birleşik mücadelede ısrarlı olan devrimci güçler Halklar ve Emekçiler bloğunun siyasi bir çıkış yapmasında önemli katkılar sunabilir, sunmalıdır. Atılacak her ileri adımın ciddi siyasi sonuçlar doğuracağı bir dönemde, enerjik, kararlı ve tutarlı bir yürüyüş için hızla öne çıkılmalıdır. Yol açıktır…

Paylaşın